28 Ocak 2021 Perşembe

hay sinirin bozulmaya...

Epeydir dikkatimi çeken bir durum var.. Saçma gelen. Birçok insan, kahkahalarla gülerken bir yandan "ay sinirim bozuldu" demekte.. Yahu kahkahayla gülmek kadar güzel bir şey olabilir mi, sinir bozukluğuyla ne alakası var bunun, besbelli ki bir şeyi çok komik buldun ve doyasıya gülüyorsun daha ne istiyorsun! Böyle olumlu, istenesi bir durumu sinir bozukluğu gibi olumsuz bir duruma bağlamanın işlevi nedir, çözemedim. Gül ya, kahkahalarla gül, mutlu olduğun için, seni canlandıran keyiflendiren bir şey olduğu için gül, ve bunu da gönül rahatlığıyla ifade et, ay çok komik de, ay uzun zamandır bu kadar gülmemiştim de, ay gülmekten altıma sıçıcam de ama gidip de sinirim bozuldu deme. "Kahkaha" ve "sinir" yanyana geldiğinde iğreti duruyor, birbirlerini saçmalaştırıyorlar, ne gerek var buna. Güzel bir şey (kahkaha) güzel bir şeyden kaynaklandığı için (komik, absürd bir durum) güzel olarak kalsın ve devam etsin. Sinirin bozulunca git küfür et, sesini yükselt, ağla, evet sinir bozukluğu ve ağlamak nasıl da uyumlu bir çift, ama sinir bozukluğundan kahkaha atıyorum diye germe ortamı, kahkahanın yarattığı mavili beyazlı harika atmosferi griye çalma yahu. 






11 Aralık 2020 Cuma

morluklar, zavallı bacaklar ve hayalkırıklığı

Bir süredir kickboks'a gidiyorum.. şöyle stresimizi atalım bir iki çakalım millete diye başladım, ama hep dayak yiyen ben oldum.. vücudumun çeşitli yerlerinde morluklar, kızarıklıklar vs.. 16-17 yaşlarında genç kızlarla dolu ortalık, hepsi aşırı güçlü, çevik, esnek.. spor yapmaktan ziyade imrenmelerle geçiyor ders saati.. ah onun gibi ayırsam bacağı keşke, vah onun gibi tekme atabilsem kafaya, oy onun gibi hızlı hareket etsem derken bir bakıyorum ders bitmiş.. her şeyden öte gerçekten zerre esnek olmadığımı farkettim.. yıllarca spor yapıyorum, ama meğer tüm o yaptıklarım bir gram esnetememiş beni.. kazık gibi bacaklarım, yarım metre yukarıya ancak çıkabiliyor.. iki hoca iki yandan tutup bacağımı esnetmeye bile çalıştı, olmadı.. ağğğğhh tepkisi verebildim onlara en fazla.. güldüğüm şeyler de var, mesela hocanın sürekli "olacak olacak.." diyip yüzünde zerre inanmayan bir ifadeyle beni avutmaya çalışması.. gerçekten komik.. açık açık desene be adam "senden bir cacık olmaz git zumba yap sen" diye.. diyemiyor yazık, o da ekmeğinin peşinde.. 

yani sonuç olarak, yaşlı gözlerle el sallayıp uzaklaşacağım sanırım bu spordan.. çünkü harbiden bir umut yok.. bir de üstüne dayak yemeler var.. anam beni bunun için mi büyüttü ha, pis kickboks seni!


10 Aralık 2020 Perşembe

bok iç!

Şu hayatta irademin minik bir tavşan gibi savunmasız kaldığı tek şey sigara. Dede gibi öksürmeler, hırıltılar, akciğerin cimrileşip daha az ve yüzeysel nefesler sunması beni ikna edemedi bırakmam konusunda. Ve bir de üstüne baya korkuyorum bırakmaktan.. hiç denemedim bile.. denemek bile korkutuyor.. çünkü hayatımın her anına kendisini yerleştirmiş durumda, o olmadan oluşacak boşluk beni ürpertiyor.. yüksek miktarda alkol tüketirken bunun hayatımdaki etkilerinden rahatsız olup ÇOTANK diye alkolü kesen ben, sigara karşısında ufalıyorum, güçsüz ve hımbıl kalıyorum.. gelip bana "yeaa kafada bitiricen yeaağ" diyen birilerine artık harbiden kroşeyi indiricem..  hakettiler bence.. eminim kendileri de çok zorlandılar bırakma sürecinde, ama aradan zaman geçince çok kolay görünüveriyor insanlara..ve artis artis konuşuyorlar.. oysa ben daha bırakın denemeyi ve denemenin sıkıntılarıyla yüzleşmeyi, fikriyle bile uzlaşabilmiş değilim.. bant sakız denemekten bile korkuyorum, çünkü ben sigaranın artık hayatımda olmayacağı düşüncesinden, bu bağımlılığın sökülüp atılacağından çekiniyorum ve bu neden böyle, hiç fikrim yok.. kafam basmıyor.. tam terapilik mesele aslında.. bu korkunun ve bu güçlü bağımlılığın temellerine mi inmek gerek ne.. hangi ihtiyaca karşılık geliyor, hangi dürtüyü besliyor ve neden başka bir şey değil de sigara karşılayabiliyor bunları.. şu bildiğimiz basit mi basit görünümlü obje.. nasıl yapabiliyor.. bu ne güç! gerçekten kafam karışık.. tek bildiğim çok daha yüksek seviyede bir yaşam kalitesine sahip olacağım, eğer bırakabilsem.. ve bunun hayali bile güzel.. ama işte hayaller varşova gerçekler ümraniye :/

9 Aralık 2020 Çarşamba

o son kararı almayacaktık...

Ben bu bloga zamanında az emek harcamadım, ama yıllar sonra baktım ki ne yazdıysam gitmiş. pek harika. ya da teknik olarak ben anlamaz haldeyim, belki bir yolu vardır o yazıları geri getirmenin, ama işte insan internet patatesi olmaya görsün...

Yaptığım yanlış bir seçim kaç zamandır canımı acıtmakta.. İstanbul'da iyi sayılabilecek bir işim varken, şımarıkça sızlanmalar bunalmalar eşliğinde istifamı basıp Antalya'ya babamın bürosuna geldim çalışmaya.. Gelmez olaydım.. O kadar sıkılıyorum ki. O kadar altında ki potansiyelimin. Taşaklarını tartan aylak bakkal hesabı öyle bekliyoruz tüm gün. Ekip olarak çalışmayı, aktif olmayı, aksiyon halinde olmayı özledim gerçekten. Ama insan yanlış kararlarının sonuçlarını üstlenebilmeli öyle değil mi. Bu da benim bir yanlış kararım olmuş oldu. Benim gibi hayatında yanlış kararlar almış insanlarla konuşmak isterdim. En azından yalnız olmadığımı görüp bir parça rahatlardım böylece. Hayatında yanlış karar almış insanlar beni bulun! Anlatın bana. Yanlışımızın ortak noktalarını keşfedelim, beraber sızlanalım, yüzümüz düşsün, ama sonra görelim ki yalnız değiliz! Sidik yarıştıralım mesela, hangimizin kararı daha yanlışmış.. Nasıl başediyoruz o kararın sonuçlarıyla.. Nerede zorlanıyoruz.. O yanlışın doğruya evrilmişliği var mı.. varsa nasıl oldu bu.. Yapabilirsek tavsiyeler verelim birbirimize.. Şaka maka YANLIŞ KARAR ALANLAR DAYANIŞMA DERNEĞİ falan mı kursam ben.. Ufak ufak çoğalsak, sonra bir yığına dönsek.. Çeşit çeşit, renk renk, irili ufaklı yanlışlar havada gezinse.. O havanın oksijenini çeksek içimize doya doya.. Bol bol dayanışsak. Gereksiz yere bağrışsak "akıllandım ulan! bir daha yok yanlış manlış yürü git" diye.. Yapar mıyız ya? Yaparız bence. 

Bir de bu konuyla ilgili bir söz yankılanıyor kafamda bir süredir, onunla kapatayım.."Be careful what you wish for".. Oldukça basit, ama köpek gibi anlamlı bir söz.. ağzıma yüzüme çarptı bu deyiş, ne istediğime pek de dikkat etmememin sunduğu ezik koşullarla yüzleşmişken.. 

amaaan neyse ya amma vırvır ettim, hadi bir şarkıyla coşalım şenlenelim ve diğer yazıda görüşmek üzere diyelim:

Shout - Tears for Fears

Konumuzun ruh haline uygun görselimiz de gelsin..