10 Aralık 2020 Perşembe

bok iç!

Şu hayatta irademin minik bir tavşan gibi savunmasız kaldığı tek şey sigara. Dede gibi öksürmeler, hırıltılar, akciğerin cimrileşip daha az ve yüzeysel nefesler sunması beni ikna edemedi bırakmam konusunda. Ve bir de üstüne baya korkuyorum bırakmaktan.. hiç denemedim bile.. denemek bile korkutuyor.. çünkü hayatımın her anına kendisini yerleştirmiş durumda, o olmadan oluşacak boşluk beni ürpertiyor.. yüksek miktarda alkol tüketirken bunun hayatımdaki etkilerinden rahatsız olup ÇOTANK diye alkolü kesen ben, sigara karşısında ufalıyorum, güçsüz ve hımbıl kalıyorum.. gelip bana "yeaa kafada bitiricen yeaağ" diyen birilerine artık harbiden kroşeyi indiricem..  hakettiler bence.. eminim kendileri de çok zorlandılar bırakma sürecinde, ama aradan zaman geçince çok kolay görünüveriyor insanlara..ve artis artis konuşuyorlar.. oysa ben daha bırakın denemeyi ve denemenin sıkıntılarıyla yüzleşmeyi, fikriyle bile uzlaşabilmiş değilim.. bant sakız denemekten bile korkuyorum, çünkü ben sigaranın artık hayatımda olmayacağı düşüncesinden, bu bağımlılığın sökülüp atılacağından çekiniyorum ve bu neden böyle, hiç fikrim yok.. kafam basmıyor.. tam terapilik mesele aslında.. bu korkunun ve bu güçlü bağımlılığın temellerine mi inmek gerek ne.. hangi ihtiyaca karşılık geliyor, hangi dürtüyü besliyor ve neden başka bir şey değil de sigara karşılayabiliyor bunları.. şu bildiğimiz basit mi basit görünümlü obje.. nasıl yapabiliyor.. bu ne güç! gerçekten kafam karışık.. tek bildiğim çok daha yüksek seviyede bir yaşam kalitesine sahip olacağım, eğer bırakabilsem.. ve bunun hayali bile güzel.. ama işte hayaller varşova gerçekler ümraniye :/

Hiç yorum yok: